Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

Boşanma Katkı Payı Alacağı

Boşanma davalarında çok fazla çekişmenin yaşandığı konulardan birisi de boşanma katkı payı alacağı konusudur. Taraflar boşandıktan sonra genellikle edinilmiş malların paylaşılması konusunda sorun yaşarlar. Bu nedenle ikinci bir dava açarak malları mahkemenin paylaştırmasını isterler.

Bu dava oldukça karmaşık ve uğraştırıcı bir davadır. Zira edinilmiş olan malların nasıl paylaştırılacağı hususu özel uzmanlık gerektiren bir konudur. Malın ne zaman ve nasıl alındığı oldukça önemlidir. Evlilikten önce alınan mallar kural olarak bu paylaşıma dahil değildir.

Fakat o mallar üzerinde diğer eşin bir katkısı olmuş ve o malın değeri artmışsa bu durumda değer artış payı talep edilebilir. Bunun gibi pek çok önemli ayrıntı bulunmaktadır. Bu sebeple bu tür davalar açılırken boşanma avukatından yardım alınması gerekir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi 2002 yılında kabul edildiği için kural olarak bu tarihten önce edinilen mallar ortak değildir. Fakat bu malın alımı sırasında diğer eş maddi bir katkıda bulunmuşsa katkı payı talep edebilir. Bu talebin kabul edilebilmesi için yapılan katkının ispat edilmesi gerekir.

Aksi halde mahkeme bu talebi kabul etmez. Bu yüzden davadan önce bir takım deliller toplanmalı ve bir boşanma avukatı yardımı ile bu dava açılmalıdır. Bu konuda gerekli hazırlıklar yapılmadan ve avukat yardımı alınmadan açılan bir çok dava reddedilmiştir.

Katkı Payı Alacağı Davası

Edinilmiş malların paylaşılması için açılan katkı payı alacağı davası kural olarak boşanma davası bittikten sonra açılmalıdır. Zira boşanma gerçekleşmezse edinilmiş malların tasfiye edilmesi mümkün değildir. Bu yüzden bu davalarda önce boşanmanın kesinleşmesi beklenir. Boşanma katkı payı alacağı bir alacak hakkıdır yani bu davalarda belirli bir miktar tutarın ödenmesine karar verilir.

İnsanlar genellikle evlilik içerisinde alınan evin veya arabanın yarı hissesinin kendisine verileceğini düşünür fakat mahkeme sadece belirli bir tutarın ödenmesi kararını verir. Bu davalar açılırken yapılacak hatalar hak kayıplarına neden olabilir. Bu hak kayıplarının çoğu zaman telafisi mümkün değildir.

Bu yüzden bu davaları açarken bir avukat yardımı alınmasını tavsiye ederim. Konuyle ilgili herhangi bir hukuki yardıma ihtiyaç duyarsanız bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Boşanma Katkı Payı Alacağı Ankara

Eğer taraflar Ankara’da ikamet ediyorsa veya taşınmaz Ankara’da bulunuyorsa taraflar boşanma katkı payı alacağı davasını Ankara’da açabilirler.

Bu durumda Ankara Aile Mahkemesi hakimi bir bilirkişi görevlendirerek taşınmazın değerini tespit ettirir. Daha sonra evin alımı için ödenen paranın kim tarafından ve ne zaman ödendiği tespit edilir. Eğer tarafların tanıkları varsa bu tanıklar dinlenir.

Yapılan tespitlere ve dinlenen tanıkların beyanlarına itiraz edilebilir. Fakat bu itirazların hukuki donelerle desteklenmesi gerekir. Aksi halde itirazlar reddedilir. Tarafların hukuki bilgileri bu konuda yetersiz olacağından bir boşanma avukatı yardımı ile bu işlemler gerçekleştirilmelidir.

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

E:2009/5761
K:2010/1314
T:25.03.2010

Katkı Payı Alacağı
Faiz

Özet
Faiz asıl alacağa bağlı olmasına rağmen asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebilir. Ancak faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise de ihtirazi kayıt konulması şarttır. Mahkemece davanın açıldığı tarihte asıl alacağın ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ihtirazi kayıt konulmuş olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

4721 s. Yasa m. 227,239
818 s. Yasa m. 113

Kezban ile Metin aralarındaki faiz alacağı davasının reddine dair (Ankara İkinci Aile Mahkemesi)’nden verilen 20.09.2007 gün ve 1167/965 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı Kezban vekili, taraflar arasında Ankara Birinci Aile Mahke-mesi’nin 2005/806 Esas sayılı dosyası ile görülen katkı payı alacağına ilişkin davanın kabul edildiğini ve kesinleştiğini, ilamın icrası için takipte bulunulduğunu, borcun henüz ödenmediğini açıklayarak, katkı payı alacağına ilişkin davanın açıldığı 12.07.2005 tarihinden hüküm tarihi olan 12.09.2006 tarihine kadar işlemiş 3617,50 TL faizin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Metin, yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, Ankara Birinci Aile Mahkemesi’nin 2005/806 Esas sayılı dosyasında davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı, TMK’nın 239/son maddesi uyarınca davacının değer artış payına dava tarihinden tasfiye tarihine kadar faiz isteyemeyeceği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 18.08.1980 tarihinde evlenmiş, yurt dışında açılıp karara bağlanan Frankfurt Yerel Mahkemesi’nin 28.11.2000 tarihli boşanma hükmünün Ankara Altıncı Aile Mahkemesi’nin 2003/755 Esas, 2004/1467 Karar sayılı hükmü ile tenfizini takiben 23.03.2005 tarihinde kesinleşmesi ile evlilik birliği son bulmuştur.

Kezban’ın evlilik birliği içinde 01.03.1984 tarihinde edinilen 4042 ada 3 parselde 11 no.lu bağımsız bölümün davalı adına tescil edildiğini, katkısı bulunduğunu açıklayarak 30.000 TL alacağın tahsili için Ankara Birinci Aile Mahkemesi’ne açtığı 2005/806 Esas sayılı dava 2006/892 Karar ve 12.09.2006 tarihli hükümle kabul edilerek, taleple bağlı kalınarak 30.000 TL katkı payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm en son 04.12.2006 tarihinde tebliğ edilerek, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Kezban vekili, katkı payı alacağına ilişkin ilamın icrası için Ankara Onbeşinci İcra Müdürlüğü’nün 2006/10563 Esas sayılı dosyası ile 06.11.2006 tarihinde takip talebinde bulunmuştur.

Faiz, asıl alacağın bir bölümü olmayıp, asıl alacağa bağlı feri nitelikte bir haktır. Borçlar Kanunu’nun 113. maddesi uyarınca, asıl alacak sona erince fer’i haklar da sona ermiş sayılır. Faiz, asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebilir.

Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez. Ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise de ihtirazi kayıt konulması şarttır.

Aksi halde faiz alacağı da sona ermiş sayılır. Davalı, yargılama oturumlarına katılmamış ve temyiz incelemesine konu eldeki davanın açıldığı tarih olan 14.11.2006 tarihinden evvel ödeme yapıldığı savunmasında bulunmamıştır. Dosya arasında mevcut yukarıda esas numarası yazılı Ankara Onbeşinci İcra Müdürlüğü’nün takip dosyasına da Ankara Birinci Aile Mahkemesi’nin 2005/806 Esas, 2006/892 Karar sayılı ilamı ile hükmolunan temyiz incelemesine konu faiz alacağının bağlı bulunduğu asıl alacağın ödendiğine ilişkin herhangi bir kayıt düşülmem iştir.

Öte yandan, taraflar arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Ankara Birinci Aile Mahkemesi’nin 2005/806 Esas, 2006/892 Karar sayılı ilamı ile hükme bağlanan katkı payı alacağı davasına konu 11 numaralı daire, 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.03.1984 tarihinde alınarak davalı koca adına tescil edildiğinden uyuşmazlık BK’nın genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmuş, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen değeri üzerinden davacının katkı payı alacağı belirlenmiştir.

TMK’nın 239/son maddesi ise 01.01.2002 tarihinden sonra evlilik birliği içinde edinilen malların tasfiyesi, katılma alacağı talep edildiği takdirde sürüm değerinin tespiti ile faize de karar tarihinden itibaren hükmolunacağını kararlaştırmış olup, faiz talebinin bağlı bulunduğu katkı payı alacağına ilişkin davada uygulama yeri bulunmadığından davanın bu nedenle de reddi doğru olmamıştır.

Mahkemece yapılacak iş, talep gözönünde tutularak, davanın açıldığı 14.11.2006 tarihine kadar asıl alacağın ödenip ödenmediğinin tespiti; ödenmemiş veya ödenmiş ise de davacı-alacaklı tarafından ihtirazi kayıt konulmuş olduğunun belirlenmesi halinde, talep dönemine ilişkin faiz isteğinin hesaplanarak hüküm kurulmasından ibarettir. Hatalı nitelendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz bulunmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 25.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

  1. Hakkı