Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

Mehir Senedi, Mehir Senedi Boşanma,Mehir Senedi İptali

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1996/2-748
Karar: 1997/74
Karar Tarihi: 19.02.1997
ÖZET: Davacı kocanın açtığı dava, davalı kadının kocası aleyhine K. Asliye 2. Hukuk Mahkemesinde açtığı 1993/302 Esas sayılı, lehine sonuçlanan istihkak davası kesin hüküm kabul edilerek red edilmiştir. Oysa bu davaların konusu ve hukuki nedeni ayrıdır. Davalı kadın kocası aleyhine açtığı davada mülkiyet hakkına dayanmıştır. Bu davada ise bağış yolu ile davalının mülkiyetine geçen şeylerin, başka bir yasa hükmünce iadesi istenmektedir. O nedenle kesin hükmün varlığı kabul edilemez.
(743 S. K. m. 6, 132) (6762 S. K. m. 244) (818 S. K. m. 244/2, 234/1, 237)
Dava: Taraflar arasındaki “mehir senedinin iptali ve alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; K. Asliye 2. Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 20.10.1995 gün ve 1995/6-322 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 5.3.1996 gün ve 1996/1-2117 sayılı ilamı:
(.. Davacı M.A. ve M.A.’nın açtıkları dava Borçlar Yasası’sının 244/2. maddesine uygun bağışlamadan rücu ve bağışlanan malların geri alınması davasıdır. Davalının açtığı K. Asliye 2. Hukuk Mahkemesi’nin 1992/302 esas ve 1993/134 karar sayılı dosyası ise bu davada da dayanılan Mehir senedine dayalı eşya alacağına ilişkindir. Daha başka bir ifade ile o davada halen kendisine ait olan mülkiyet hakkına dayanmıştır. Bu nedenle davaların sebepleri farklı olduğundan davalının açtığı ve kabul edilen eşya alacağı davası bu dava için kesin hüküm kabul edilemez. Toplanan delillere ve boşanma dosyasına göre davacılar yönünden Borçlar Kanunu’nun 244/2. maddesi koşulları daha sonra oluşmuştur. O halde davacılar tarafından bağışlanan eşya ve altınlar yönünden davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle reddi bozmayı gerektirmiştir… gerekçelerle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkeme’ce önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Davacı, M.A. ile davalının evlendiği sırada, davacılardan Kayınpeder M.A.’nın davalıya gelini olduğu için dava dilekçesinde niteliklerini gösterdiği, altın ziynetleri ve menkul eşyayı çeyiz olarak verdiği, davacı Memiş’in, karısı davalı aleyhine M.K.nun 132. maddesine göre terk hukuki sebebine dayanarak açtığı boşanma davası sonunda boşandıkları dava dosyasındaki toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Evlenme olurken eşlerin yakınlarının evlenenlere ülkenin çeşitli yörelerindeki isimlendirmeye göre takı, çeyiz, mihi adı altında verdikleri eşyalar B.K.nun 234/1 ve 237. maddesinde belirtilen bağışlamadır. Bağışlar yeni evlilerin ev kurmalarını sağlamak için yapılır. Bu suretle bağışlayanın malvarlığında azalma, bağışlananın malvarlığında artma olur. Bunlar alelade iyilikler değildir. O halde mahkemenin direnme kararında, çeyiz olarak verilenlerin, B.K. 234. maddesindeki bağış değildir şeklindeki nitelendirme yerinde görülmemiştir.
B.K. 244/2. maddesinde, bağışlanan bağışlayana veya ailesi için kanunen mükellef olduğu vazifelere karşı ehemmiyetli surette bir riayetsizlikte bulunur ise bağışlayanın yaptığı bağışlamaların iadesini isteyebileceği açıklanmıştır. Kusuru sonucu boşanan eşin kendisine bağışta bulunan kayınbabanın ailesi için kanunen yükümlü olduğu görevlerde ehemmiyetli bir surette riayetsizlikte bulunduğunun kabulü zorunludur. Yerleşmiş sapma göstermeyen yargı kararları bu kabulü doğrulamaktadır (Hukuk Genel Kurulu 30.9.1964 1026/2-601; Hukuk Genel Kurulu 10.10.1962 1903/2-174; 2. Hukuk Dairesi’nin 27.1.1995 781/87; 3. Hukuk Dairesi’nin 10.10.1957 6391/5435). Şu halde davacı kayınpeder M.’nin davalıya yaptığı hediyelerin iadesi davasının dinlenebilirliği vardır.
Davacı, M. yaptığı bağışların kanıtlanması için delil olarak çeyiz senedidir başlıklı 16.3.1990 tarihli yazılı belgeyi vermiştir. Bu belgede her ne kadar davalının hibeyi kabulüne yönelik iradesini ortaya koyan bir söz bulunmamakta ise de davalı kadının kocası aleyhine K. Asliye 2. Hukuk Mahkemesinde 1992/302 esasına kaydedilen açtığı istihkak davasında, kanıt olarak aynı belgeye dayanmıştır. Bu durumda eşyaların davacı M. tarafından davalıya oğlu ile evliliği nedeniyle hibe olarak verildiği o nedenle zilyetliğin geçirildiğinin kabulü gerekir. Davacı ziynetlerin elinden alındığını kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmaması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
Ne varki, davacılar davalıya, kocanın kardeşlerinin altın bilezik bağışladıklarını öne sürerek bunlarında iadesini talep etmiş iseler de esas bağışta bulunanların açtıkları bir dava söz konusu olmadığından buna ilişkin direnme kararı yerinde görülmüştür. Öte yandan davacı kocanın açtığı dava, davalı kadının kocası aleyhine K. Asliye 2. Hukuk Mahkemesinde açtığı 1993/302 Esas sayılı, lehine sonuçlanan istihkak davası kesin hüküm kabul edilerek red edilmiştir. Oysa bu davaların konusu ve hukuki nedeni ayrıdır. Davalı kadın kocası aleyhine açtığı davada mülkiyet hakkına dayanmıştır. Bu davada ise bağış yolu ile davalının mülkiyetine geçen şeylerin, başka bir yasa hükmünce iadesi istenmektedir. O nedenle kesin hükmün varlığı kabul edilemez (HUMK. Md. 237). Şu durum karşısında Memiş’in davasının kesin hüküm sebebiyle reddi doğru değildir. Fakat dava konusu eşyanın ve ziynetin Muharrem tarafından bağış edildiği anlaşıldığından Memiş hakkındaki davanın reddi sonucu itibariyle doğru bulunmuştur.
Sonuç: Yukarda açıklanan gerekçe ile,
1 – Direnme kararının hüküm bölümünün, 1. maddesindeki eşyalarla ilgili M. hakkındaki davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan ONANMASINA,
2 – Hükmün 3. maddesindeki altınların davacı M.’ye ait olmadığından reddine ilişkin kısmında keza onanmasına,
3 – Kayınbiraderlerinin bağışladığı altınların iadesi davasının reddine dair hükmün dördüncü bendi usul ve yasaya uygun olduğundan Onanmasına ve aşağıda dökümü yazılı (180.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına,
4 – Diğer yönlerden Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken direnilmesi usul ve yasaya aykırı olmakla, hükmün onama dışında kalan bölümlerinin BOZULMASINA, 19.02.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.