Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2008/9-193
K. 2009/60
T. 17.3.2009
• HAKSIZ TUTUKLAMA NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Manevi Tazminat Miktarının Haksız Tutukluluğun Gerçekleştiği Tarihteki Paranın Satın Alma Gücü ve Tutuklu Kalınan Süre Gözönüne Alındığında Fazla Tayin Edildiğinin Kabulü Gereği )
• MANEVİ TAZMİNATIN BELİRLENMESİ ( Haksız Tutuklama Nedeniyle – Tutukluluğun Gerçekleştiği Tarihteki Paranın Satın Alma Gücü ve Tutuklu Kalınan Süre Gözönüne Alındığında Manevi Tazminatın Fazla Tayin Edildiğinin Dikkate Alınacağı )
• TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ OLMA İDDİASI İLE TUTUKLANMA ( Davacının Haksız Olarak Tutuklandığı Manevi Tazminatın Belirlenmesinde Haksız Tutukluluğun Gerçekleştiği Tarihteki Paranın Satın Alma Gücü ve Tutuklu Kalınan Sürenin Gözönüne Alınacağı )
466/m.2
ÖZET : Terör örgütü üyesi olma suçu ile gözaltına alınan davacı lehine haksız olarak tutuklu kaldığı süre için yerel mahkeme tarafından maddi ve manevi tazminata hükmedilen somut olayda, çözümü gereken uyuşmazlık; hükmedilecek manevi tazminatın miktarına ilişkindir. Davacının beraat ettiği bu davada tutuklu olarak kaldığı süre 112 gün olup davacı vekili dava dilekçesinde 91 gün üzerinden tazminat talebinde bulunmuştur. Hükmedilen manevi tazminat miktarının, haksız tutukluluğun gerçekleştiği tarihteki paranın satınalma gücü de göz önüne alındığında, tutuklu kalınan süre ile orantılı ve makul olmayıp fazla olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu itibarla direnme hükmü isabetsiz olduğundan bozulmasına karar verilmelidir.

DAVA : Davacı Tuncay Eren’in haksız olarak tutuklu kaldığı süre karşılığında 1.328,05 YTL maddi ve 3.000 YTL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı vekiline 350 YTL vekalet ücretinin takdirine ilişkin Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2005 gün ve 476-137 sayılı hükmün, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 18.09.2006 gün ve 2757-4444 sayı ile;

“… Vekalet ücretinin hüküm tarihine göre 800 YTL. yerine, 350 YTL. olarak noksan tayini temyiz edenin sıfatı itibarıyla bozma nedeni yapılmamıştır.

Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine;

Ancak,

1- Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 20.04.2004 gün ve 2004/47-101 sayılı kararında da belirtildiği üzere vekalet ücretinin davacı yerine, vekili yararına hükmedilmesi,

2- Objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve nasafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacıya bu ölçülere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmedilmesi…”,

İsabetsizliğinden bozulmuştur.

Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise 27.11.2006 gün ve 62-415 sayı ile;

“… Davacı, terör örgütü üyesi olması suçlamasıyla 12.02.2003 tarihinde gözaltına alınmış, 13.02.2003 tarihinde tutuklanmış ve 04.05.2003 tarihinde ise tahliye edilmiştir. 112 gün tutuklu olarak Askeri Cezaevi ve Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevinde kalmıştır. Davacı, suç tarihinde fiilen vatani görevini yapmak üzere gitmiş olduğu eğitim birliğinde bulunduğu mahkemece tespit edilmiş ve bu nedenle de beraat etmiştir.

Hiç kuşku yoktur ki bu olay öncelikle davacının ruhsal sükun ve dengesini sarsacak, askerlik dönüşü kurmayı tasarladığı yaşam düşüncesini, amaçladığı hayatı gerçekleştirmesini engelleyeceği gibi öbür taraftan gerek aile içinde ve gerekse toplum içinde terör örgütü üyesi zannı ile kendisine karşı bir kuşku yaratacak ve toplumsal saygınlığını zedeleyecektir.

O halde davacının sosyal ve ekonomik durumu, tutuklu kaldığı süre, ülkenin ekonomik durumu, paranın satın alma gücü gözetildiğinde mahkememizce hükmedilen manevi tazminat miktarı zenginleşme sonucunu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olduğu bu haliyle mahkememizce önceki hükümde direnilmesi yönünde kanaat hasıl olduğundan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda yazılı haklı gerekçelerden ötürü:

Mahkememizin daha önce vermiş olduğu 24.05.2005 tarihli hükümde belirtildiği şekilde davacının 1.328,05 YTL maddi ve 3.000 YTL manevi tazminat talebinin kabulüne, fazlaya ait maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı vekili için 350 YTL ücreti vekaletin davacıya ödenmesine…”

Şeklinde direnme kararı vermiştir.

Bu hükmün de davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 11.07.2008 gün ve 118552 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

KARAR : Davacı Tuncay Eren lehine haksız olarak tutuklu kaldığı süre için yerel mahkeme tarafından maddi ve manevi tazminata hükmedilen somut olayda, çözümü gereken uyuşmazlık; hükmedilecek manevi tazminatın miktarına ilişkindir.

Kanundışı yakalanan veya tutuklanan kimselere tazminat verilmesi hakkındaki 466 sayılı Yasanın 2. maddesinde; “birinci maddede yazılı sebeplerle zarara uğrayanlar … uğradıkları her türlü zararın tazminini isteyebilirler” hükmü yer almaktadır. Anılan maddede sözü edilen zarardan amaçlanan husus maddi ve manevi zarardır.

Manevi zarar, tutuklanan kişinin sosyal çevresinde itibarının sarsılması, özgürlüğünden yoksun kalınması nedeniyle duyulan elem, ızdırap ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi amacına yöneliktir. Uğranılan manevi zararın tümüyle giderilmesinin olanaksız olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte tayin edilecek manevi tazminat, kişinin acı ve ızdıraplarının dindirilmesinde, sıkıntılarının azaltılmasında etken olacaktır. Bu nedenle manevi tazminata hükmedilirken kişinin cezaevinde kaldığı süre, sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu, atılı suçun niteliği, tutuklamanın şahıs üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler dikkate alınarak, zenginleşme sonucu doğurmayacak, adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşır bir miktar olmasına özen gösterilmelidir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Davacının 12.02.2003 tarihinde Kırklareli ilinde gözaltına alındığı, Kırklareli Sulh Ceza Mahkemesince 13.2.2003 tarihinde DHKP-C terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklandığı, hakkında İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca 765 sayılı TCY’nın 168/2, 3713 sayılı Yasanın 5, TCY’nın 264/6-8, 31, 33, 40. maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı, yargılamanın yapıldığı İstanbul 6. DGM’nce 04.06.2003 tarihinde tahliye edildiği, 03.09.2003 gün ve 77-190 sayılı kararla beraatına karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin 11.09.2003 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Davacının beraat ettiği bu davada tutuklu olarak kaldığı süre 112 gün olup davacı vekili dava dilekçesinde 91 gün üzerinden tazminat talebinde bulunmuştur.

Bekar olan ve ailesiyle birlikte oturan davacı, giyim sektöründe işçi olarak çalışmakta olup aylık kazancı yaklaşık 300 YTL’dır. Belirtilen tespitler ve ilkeler doğrultusunda, hükmedilen manevi tazminat miktarının, haksız tutukluluğun gerçekleştiği tarihteki paranın satınalma gücü de göz önüne alındığında, tutuklu kalınan süre ile orantılı ve makul olmayıp fazla olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu itibarla direnme hükmü isabetsiz olduğundan bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve bir kısım Kurul Üyeleri; somut olay değerlendirildiğinde, davacı lehine hükmedilen 3.000 YTL manevi tazminatın fazla olmadığı düşüncesiyle direnme hükmünün onanması gerektiği görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 gün ve 62-415 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.03.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.