Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

Kamulaştırmasız El Atma Davaları

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/5-380
K. 2011/495
T. 6.7.2011
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA NEDENİYLE TAZMİNAT ( Bozmadan Sonra Yürürlüğe Giren Maddeye Dayanılarak Hüküm Verildiği – Direnme Kararından Söz Edilemeyeceği )
• DİRENME KARARI ( Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat – Bozmadan Sonra Yürürlüğe Giren Maddeye Dayanılarak Hüküm Verildiği/Direnme Kararından Söz Edilemeyeceği )
2942/m.Geç.6
ÖZET: “Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” davasında yerel mahkemece, bozma kararından sonra yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6.maddeye dayanılarak ilk kararda direnilmiştir. Bu durumda, Yerel Mahkemece direnme kararı olarak nitelendirilen temyize konu kararın, gerçekte bir direnme kararı değil yeni bir hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki “Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Kartal 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.10.2004 gün ve 2004/300 E-2004/633 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekilinin temyizi üzerine önce düzeltilerek onanmış, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 29.09.2005 gün ve 2005/8864-10119 sayılı ilamı ile;

( … Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilen ve enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın, pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın, Dairemizce düzeltilerek onanmasına karşı davalı idare vekilince karar düzeltme isteminde bulunulduğu görülmüştür.

2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38.maddesinde; idare tarafından kamulaştırmasız el konulan taşınmazın, fiilen el koyma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin geçmesi halinde, taşınmazın malik zilyet veya mirasçılarının her türlü dava haklarının düşeceği öngörülmüştür. Söz konusu Kamulaştırma Yasasının 38.maddesi hak düşürücü süreyi içermekte olup, bu husus kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, kamu düzenine ilişkin hususlardaki esaslar, tarafların talepleri olmasa bile mahkemece resen karara bağlanması zorunludur. Ayrıca kamu düzenine ilişkin hususlarda usuli kazanılmış hak da oluşmaz.

2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38.maddesine göre; idarenin el koyma tarihinden itibaren 20 sene geçmekle taşınmaz malikinin her türlü dava hakkı düşer. Başka bir değişle, mülkiyet bu süre dolmakla el atan idareye geçer. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 705.maddesindeki “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, Mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanun da öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır” hükmü ile açıklığa kavuşturulmuştur.

Dosyada yapılan incelemede; dava konusu taşınmaza 1966 yılında el atılarak üzerinden enerji nakil hattının geçirildiği ve el atma tarihinden itibaren, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38.maddesinin, Anayasa Mahkemesince iptal edilme ve dava tarihine kadar 20 seneden fazla süre geçtiğinden, taşınmaz maliki olan davacı tarafın her türlü dava hakkının düştüğü anlaşılmıştır.

Diğer taraftan Anayasa Mahkemesince; 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38.maddesi iptal edilmiş ise de, Anayasanın 153/son maddesi uyarınca; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi uyarınca, Kamulaştırma Yasanının 38.maddesinin iptal edilmesinden önceki kazanılmış haklara uygulanması imkanı da bulunmamaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.05.2005 gün ve 2005/5-288 esas-2005/352 sayılı kararında da bu husus benimsenmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın reddedilmesi gerekirken düzeltilerek onandığı anlaşıldığından, davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 02.05.2005 gün ve 2005/2181 Esas-2005/5246 Karar sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmek üzere hükmün yukarıda açıklanan gerekçe ile H.U.M.K.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir ( HUMK.429 mad. ).

Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

Somut olayda da; yerel mahkemece, bozma kararından sonra yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6.maddeye dayanılarak ilk kararda direnilmiştir.

Bu durumda, Yerel Mahkemece direnme kararı olarak nitelendirilen temyize konu kararın, gerçekte bir direnme kararı değil yeni bir hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenme görevi Hukuk Genel Kuruluna ait olmayıp, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 06.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.