Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

İş Kazası Tespit Davası

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/21-69
K. 2007/55
T. 7.2.2007
• İŞÇİLİK ALACAKLARI ( İş Kazasından Doğan Tazminat Davasında Öncelikle SSK Tarafından Hak Sahiplerine İş Kazası Nedeniyle Gelir Bağlanıp Bağlanmadığının Araştırılması Gereği )
• İŞ KAZASINDAN DOĞAN DAVALAR Tazminat Davasında Öncelikle SSK Tarafından Hak Sahiplerine İş Kazası Nedeniyle Gelir Bağlanıp Bağlanmadığının Araştırılması Gereği )
• TAZMİNAT DAVASI ( İş Kazasından Doğan Tazminat Davasında Öncelikle SSK Tarafından Hak Sahiplerine İş Kazası Nedeniyle Gelir Bağlanıp Bağlanmadığının Araştırılması Gereği )
• SİGORTALILIĞIN VE İŞ KAZASININ TESPİTİ DAVALARIN TEFRİKİ ( Zorunlu Olduğu )
1086/m.46,48
ÖZET : İş kazasından doğan tazminat davasında, öncelikle zorunlu olan husus; Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından hak sahiplerine iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması ve eğer gelir bağlanmış ise bildirilen miktarın tazminattan düşülmesidir.

Bu nedenle; tazminat davası ile sigortalılığın ( hizmet ) tespiti için açılan davanın birlikte yürütülmesi olanaksızdır. Buna göre davaların tefrikine karar verilmeli, tazminat davası hizmet tespiti davasının sonucunu beklenmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki “İş Akdinden Doğan Tazminat, İşçilik Alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.10.2005 gün ve 229-672 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 4.7.2006 gün ve 3234-7480 sayılı ilamı ile;

( … Uyuşmazlık, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen murislerinden dolayı hak sahiplerinin açtığı manevi tazminat ve işçilik alacağı istemine ilişkindir.

Zararlandırıcı sigorta olayının gerçekleştiği tarihte SSK’da kayıtlı olmayan, işçilik alacağına esas olan hizmetleri de SSK’ya bildirilmemiş olan murisin geçirdiği zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğunun tespiti davasını ve işçilik alacaklarının ilişkin olduğu dönemdeki hizmet tespiti davasını da dolaylı olarak içeren bu dava mahkemece tek dosya üzerinden sonuçlandırılmıştır.

HUMK’un 46. maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına, davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı yasanın 77. maddesinde mahkemenin yargılamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.

İş kazası olduğunun tespiti davasının sonucunu bekleyecek olan manevi tazminat davasında, olayın oluş şekli, müterrafik kusur oranları, husule gelen elem ve ızdırabın derecesi, tarafların, sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriği ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimi, hak ve nesafet kuraları esas alınır.

Sigortalılığa ilişkin, “hizmet tespit” davasının sonucunu bekleyecek olan işçilik alacağı davasına gelince; bu tür davalar 4857 Sayılı Yasadan kaynaklanmaktadır. İşçilik alacağına esas alınacak hizmet saptandıktan sonra talep edilen işçilik alacağının türüne göre manevi tazminat davasındaki kıstaslardan farklı kıstaslara dayanan ayrı bir hesap yapılması gerekir.

Bu durumda; her iki dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden tamamen farklıdır. Her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir.

Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin, ayrı ayrı açılıp görülmeleri gereken birbirinden tamamen farklı iki davayı bir arada görmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Yapılacak iş: her iki davayı ayırmak ve yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, hizmet tespiti, işçilik alacakları, maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.

Uyuşmazlık, maddi ve manevi tazminat ile hizmet tespiti ve işçilik alacakları davalarının birlikte görülüp, görülmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Maddi ve manevi tazminat, hizmet tespiti ve işçilik alacağı istemleri dava dilekçesinde birlikte istenmiş: mahkemece bu istekler değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacılar vekilinin temyizi üzerine hüküm yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş:

Yerel mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine hüküm davacılar vekilince temyize getirilmiştir.

Sigortalı hizmetin tespiti davası ile işçilik alacaklarından kaynaklanan tazminat ve alacak davalarının birbirleriyle bağlantılı olduğu birlikte açılıp sonuçlandırılabilecekleri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.10.2003 t. 2003/21-571 E, 2003/575 K, 28.05.2003 t, 2003/21-362 E, 2003/360 K; 14.04.2004 t,2004/21-226 E, 2004/223 K. sayılı kararlarında açıkça vurgulanmıştır.

İşçilik alacakları davasında, temel ilişki olan hizmet akdinin varlığının kanıtlanması öncelikli sorunu oluşturmaktadır. Bunun yanında, ücret ve diğer ödemeler ile çalışılan sürenin belirlenmesi gerekmektedir.

Davacılar murisi ile davalı arasında varlığı iddia edilen hizmet ilişkisi konusunda yapılacak bu yöndeki bir araştırmanın Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını da ilgilendirmesi nedeniyle, davacılara. Sosyal Sigortalar Kurumunu davaya dahil etmeleri için önel verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir sonuca varılmalıdır.

Somut olayda ise davacılar trafik iş kazası sonucu öldüğünü iddia ettikleri murisleri İbrahim’in hak sahipleri olarak hizmet tespiti ve işçilik alacakları istekleri yanında maddi ve manevi tazminat isteğinde de bulunmuşlardır. Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından, hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenip, destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasıyla benimsenmiştir. Bu yönden, davanın niteliği göz önünde tutularak öncelikle hak sahiplerine Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın tazminattan düşülmesi zorunludur.

Hakim. HUMK 46. maddesi uyarınca, aralarında bağlantı bulunduğu iddiası ile birlikte açılmış davalarda, yargılamanın daha iyi bir şekilde yürümesini sağlamak için, birlikte açılmış olan davaların, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden ayrılmasına karar verebilir.

Davaya konu istemlerin yasal dayanaklarının ve buna bağlı olarak yapılacak inceleme ve araştırma yöntemlerinin farklılığı, temel ilişkinin kanıtlanmasında izlenecek usul. Sosyal Sigortalar Kurumunun bağlaması muhtemel gelirler yönünden peşin değerlerin belirlenebilmesi gibi bir takım farklı olgular nedeniyle, yargılamanın daha iyi ve süratli bir şekilde yürütülebilmesi için davaların ayrılmasında zorunluluk bulunmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece, davacıların diğer taleplerinden, maddi ve manevi tazminat istemleri tefrik edilmeli, hak sahipleri davacılara Sosyal Sigortalar Kurumunu davaya dahil etmeleri için önel verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir sonuca varılmalıdır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK’un 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 07.02.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Davacılar 1.3.1997 tarihinde davalı işverene ait işyerinde çalışmaya başlayan murislerinin 13.10.2000 tarihinde erzak almak için bakkala giderken uğradığı trafik kazası sonucu vefat ettiğini bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradıklarını bazı işçilik alacaklarının da bulunduğunu iddia ederek kıdem tazminatı, fazla mesai, izin ücreti, ikramiye, ücret, maddi ve manevi tazminat isteklerinin tahsilini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vekili davacıların murislerinin işyerlerinde çalışmadığını, şirket sahipleri ile iyi ilişkileri sebebi ile işyerine sık sık geldiğini, hizmet akdi ilişkisi bulunmadığını, yardım ihtiyacı bulunması sebebiyle Bağ-Kur primlerinin şirketçe karşılandığını davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Davacıların murislerinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazası nedeniyle açılan ceza davasının Silivri Ceza Mahkemesindeki yargılaması .sonucu verilen 19.6.2001 gün 2000/655 Esas 2001/745 Karar sayılı ilamda davacıların murisi olayda tam kusurlu bulunmuş ve sanığın beraatine karar verilmiştir.

İş kazası ile ilgili SSK Müfettişi tarafından düzenlenen 4.4.2005 / gün 1228 sayılı raporda olayın iş kazası olmadığı belirlenmiş . kurumun bu saptamasına karşı ayrı bir dava yoluna gidildiği iddia edilmiştir.

Tanıklar dinlenmiş, mahkemece davacıınn murisi ile davalı arasında hizmet akdi ilişkisi bulunmadığı gerekçesi ile dava ret edilmiştir.

Yargılama sırasında davaların birleştirilmesi veya ayrılması hususunda bir karar verilmemiş bu konuda taraflarca bir istekte bulunulmamış, davanın ayrılması gerektiği hususunda temyiz yoluna da başvurulmamıştır. 2 ı. Hukuk Dairesi davacıların yalnız esasa ilişkin hizmet akdinin v.::ı.ı-lığı iddiasıyla yaptıkları temyiz başvurusuna rağmen işin esasına girmeden, temyize konu yapılmayan bir husustan bozma yaparak isteklere göre davaların ayrılması için mahalli mahkeme kararını bozmuştur.

Öncelikle belirtmek gerekir ki HUMK’un 48/C maddesine göre aynı mahkemede görülen davalar yönünden birleştirme ve ayrılma konusu tek başına bozma sebebi teşkil etmez. Yasanın açık düzenlemesi nazara alındığında Dairenin bozması yasaya aykırıdır.

Mahkemece aynı yasanın 46. maddesi gereği verilmiş bir ayrılma veya birleştirme kararı yoktur. Bu yönde ihtilaf yaratılmamış temyiz yoluna da başvurulmamıştır. Kamu düzeni de söz konusu olmadığından HUMK’un 74-75 maddelerine aykırı şekilde istekle bağlılık ilkesine aykırı şekilde Bozma kararı verilemez.

Dava konusu alacaklar aynı sebepten ( İş sözleşmesinden ) neşet etmektedir. HUMK’un 43. maddesi gereğince birlikte istenebilir. Bu konuda çekişmede yoktur.

Dava konusu isteklerle ilgili davayı görmeye görevli mahkeme iş mahkemesidir. Yargılama aynı usule ( Şifai Usul ) tabidir. Aynı yasanın 77. maddesi gereği Hakim mümkün olduğu derecede sürat, beyhude masrafa meydan vermeden davayı sonuçlandırmakla mükelleftir. Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenen Daire görüşü bu düzenlemeyi bertaraf eden niteliktedir. Hizmet tespiti, iş kazasından doğan maddi manevi tazminat, iş sözleşmesinden doğan alacak davalarının ayrı ayrı açılması gerektiğini benimsemek aynı şekilde neşet eden itilaflarda, en az üç ayrı dava açma zorunluluğunu doğuracaktır ki bu sonuç tarafların, tanıkların masraf ve emeklerini arttıracak mahkemelerin şikayet edilen yükünü katlayacaktır. Bu davaların ayrı mahkemelerde görülmesi durumunda farklı sonuçlara varılabilecek davalar birbirlerinin sonucu bekleyecek sonuçlanmaları da çok uzayacaktır. Bu sonuç HUMK’un düzenlemesine ve yargılamanın amacına uygun düşmemektedir.

Somut olayda dava 8.4.2002 tarihinde açılmış deliller toplanmış, dava tarihinden bu yana 5 yıla yakın zaman geçmiştir. Bunca uzun yıl sonra yasaya aykırı şekilde davaların ayrılması için kararın bozulması adalet duygularını zedeler niteliktedir.

Dairenin davanın esasını inceleyerek sonuca gitmesi gerekirdi. Zira Mahkeme kararına göre çözümlenecek husus davacıların murisi ile davalı arasında hizmet akdinin mevcut olup olmadığıdır.

HGK’un bozma kararı, Genel Kurulun 28.5.2003 gün ve 2003/21-362 E 360 K. 15.12.2003 gün 21- 571 E 575 K. 14.4.2004 gün 2004/21-226 E – 223 K sayılı kararları ile de çelişkilidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle HGK’un bozma kararına katılamıyorum.