Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

İçeriğin Yayından Çıkartılması ve Cevap Hakkı

İçeriğin Yayından Çıkartılması ve Cevap Hakkı
İnternet üzerinden kullanımın artması ile aynı doğrultuda artış gösteren ve pek çok farklı konuda yayın yapan sayısız internet sitesi ile sayısız bilgi, haber, resim gibi veriye ulaşmak eskisinden çok daha kolay bir hale gelmesine neden olmuştur. Ancak internet üzerinden yayılan bu verilerin kontrolünün sağlanması hayli zor ve internet sitelerinde yer alan içeriklerin tamamının hukuka uygun olduğunun da söylenmesine imkan yoktur. Örnek verecek olursak; bir kimse/ kurum hakkında gerçeği yansıtmayan haberlerin yayınlanması halinde bu içeriklerin kaldırılması mümkün müdür?

5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Düzenlemesine baktığımızda;

İçerik Sağlayıcı, Yer Sağlayıcı ve Sorumlulukları:
İnternet sitesi içerik sağlayıcılar, 5651 Sayılı Kanun’un Tanımlar başlıklı 2. maddesine göre İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler İçerik Sağlayıcı; hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişiler ise Yer Sağlayıcı olarak tanımlanmaktadır.

İçerik Sağlayıcı ve Yer Sağlayıcıların bu kanun kapsamında düzenlenen yükümlülüklerine baktığımızda;
Kanunun 4. maddesine göre internet ortamında kullanıma sunulan içeriklerden, içerik sağlayıcı sorumludur. Bu halde, hukuka aykırı bir içeriğin yayınlanması nedeniyle başvurulacak kişi öncelikle içerik sağlayıcıdır.
Yine, 4. maddenin 2. fıkrasında içerik sağlayıcının, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten kural olarak sorumlu olmadığı düzenlenmektedir. Ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriği ulaşmasını amaçladığı hallerde, içerik sağlayıcı olarak sorumlu olacağı açıkça belirtilmektedir. Bu halde, hukuka aykırı bir içerik, başka bir internet sitesinde ilk olarak yayınlanmış olsa dahi, aynı içeriği alarak kendi internet sitesinde yayınlayan içerik sağlayıcı da aynı şekilde yayınlamış olduğu bu içerikten sorumlu olacaktır.

İçerik sağlayıcıya ulaşılamadığı halde, kanunun 5. maddesine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkan bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriğin kaldırılmasından Yer Sağlayıcı da içeriğin kaldırılması ile yükümlü olacaktır. Bu maddede kanun koyucu iki şartı birlikte aramaktadır. Bunlardan birincisi içerik sağlayıcıya ulaşılamaması halidir. Bu bir ön koşuldur. Ancak bu koşul yeterli değildir, teknik olarak da içerik sağlayıcıya müdahale etmenin mümkün olması gerekmektedir. Bu iki şartın bir arada bulunmaması hali Yer Sağlayıcının yükümlülüğünü ortadan kaldırmaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, yer sağlayıcının doğrudan bir sorumluluğunun bulunmayışıdır. Keza kanun koyucu da bu nedenle “Yer Sağlayıcının Sorumluluğu” olarak değil de “Yükümlülüğü” olarak madde başlığı kullanmıştır. Belirtmemiz gerekir ki yer sağlayıcı yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Uygulamada da böyle bir denetimin yapılması neredeyse imkansızdır.

İçeriğin Yayından Çıkarılması ve Cevap Hakkı:
İçeriğin yayından çıkarılması ve cevap hakkı, 5651 Sayılı Kanun’un 9. maddesinde içeriğin yayından çıkarılması ve cevap hakkı açık bir şekilde düzenlenmektedir. Buna göre; İçerik nedeniyle hakları ihlâl edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilecektir. Burada, cevap hakkının kullanılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Maddeye bakıldığında, içerik nedeniyle hakları ihlal edilen kişi denilirken, gerçek veya tüzel kişi ayrımı yapılmamıştır. Gerçek kişilerin hakları ihlal edilebileceği gibi, tüzel kişilerinde de tüzel kişiliğinden kaynaklanan kişilik haklarının ihlal edilmiş olması pekala mümkündür. Bu nedenle kanun koyucu bir ayrım yapmamıştır. Aynı şekilde internet aracılığı ile hakların ihlal edilmesi konusunda da kanun koyucu bir kısıtlama getirmemektedir. Kişilik haklarının ihlal edilmiş olması örnek olarak verilebilir.

Burada, izlenecek yöntem öncelikle içerik sağlayıcıya; mümkün değil ise yer sağlayıcıya ulaşılmasıdır. Yapılacak başvurunun içerik sağlayıcıya veya yer sağlayıcıya ulaşmasından itibaren iki gün içinde, talep yerine getirilmelidir. Zira bu süre zarfında talep yerine getirilmez ise reddedilmiş sayılacak ve hukuki sürecin başlamasına neden olacaktır.

İçerik Sağlayıcıya Yapılacak Başvurunun Şekli
Başvurunun şekli bakımından uygulamada farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Ancak kural olarak içerik sağlayıcıya yapılacak başvurunun internet üzerinden gerçekleşmesi yeterlidir. Zira Kanun koyucu yalnızca “başvuru” olarak bir nitelendirme yapmıştır. Ayrıca, 26716 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile de bu husus düzenlenmiştir. Buna göre başvurunun internet ortamından veya bizzat yapılacağı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu halde e-posta yolu ile içerik sağlayıcıya gönderilecek bir ihtarname ile içeriğin kaldırılması yönünde bir başvuru yapılabilecektir.

Mahkemeye Yapılacak Başvuru:
İçerik Sağlayıcı’nın, yapılan başvuruyu 2 gün içerisinde yerine getirmemesi halinde reddetmiş sayılır. Bu halde, red kararından itibaren 15 gün içerisinde Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurularak içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini istenecektir. Sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın yani dosya üzerinden karara bağlar. Uygulamada aynı gün ya da ertesi gün dahi karar verilmektedir.
Mahkeme tarafından talebin reddedilmesi halinde, itiraz yoluna gidilmelidir. Süresi içerisinde itiraz edilmediği takdirde, başvuru kesin olarak reddedilmiş sayılır.
Mahkeme tarafından talebin kabul edilmesi halinde ise, başvuruyu yerine getirmeyen içerik veya yer sağlayıcısına tebliğinden itibaren iki gün içinde içerik yayından çıkarılarak hazırlanan cevabın yayımlanmasına başlanır. Buradaki en büyük sorun, kararın tebliği sorunudur. Zira, internet sitelerinde genellikle içerik sağlayıcının e-posta adresinin bulunmasına karşın mahkeme kararının tebliğ edilmesi için bir adrese ulaşılamadığı halde tebliğ edilemeyecektir. Bu hallerde pratik bir çözüm önerisi olarak, içerik sağlayıcıyı mahkeme kararından haberdar etmek gösterilebilir.
Mahkeme tarafından verilen içeriğin kaldırılması yönündeki kararın belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirilmemesi halinde sorumlu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulabilir. Bu halde, kararı yerine getirmeyen kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması halinde ise yayın sorumlusu, sorumlu olacaktır.

Uygulamada bazı mahkemelerin internet aracılığı ile gönderilen ihtarnameler ile kaldırılmayan içeriklere karşı içeriğin kaldırılması taleplerini kabul etmediği görülmektedir.

Bu tarz sebeplere dayanan red kararları ile karşılaşmamak için mutlaka Yönetmeliğe dayanılması ve talebin “içeriğin kaldırılması” olduğu, nedenleri ve dayanakları ile birlikte açıkça belirtilmelidir.