Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

Tanıma Tenfiz Davaları

Esas :2009/16488
Karar:2010/19766
Tarih:29.11.2010

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan, mahkemece hasımsız olarak görülen davada, boşanmaya ilişkin Appenzell Ausserhoden Kanton Yüksek Mahkemesinin 08.2.2007 tarih ve KIZ0646 sayılı kararının tanınmasına karar verilmesinin istendiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 42. maddesi hükmüne göre, tanıma talebinin incelenmesi ve karara bağlanması tenfiz davalarındaki usul ve esasa tabi olup, yabancı mahkeme kararının tanınması, kararın Türk Mahkemelerinde kesin delil veya kesin hüküm olarak kabulü sonucunu doğurmaktadır.

Bu itabarla, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 36. maddesi uyarınca diğer eşe husumet yöneltilmesi, tanıma talebini içeren dilekçenin anılan Kanunun 39/1. maddesi hükümlerine uygun olarak duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilmesi, duruşma gününde de basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanması gerekmektedir.

Mahkemece, anılan hükümlere aykırı olarak, taraf teşkili yapılmaksızın duruşma açılarak, karşı tarafa savunma imkânı sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Diğer taraftan, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 37. maddesinde tenfiz dilekçesine eklenecek belgeler belirtilmiş olup, bu hükme göre yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesi ile, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin dilekçeye eklenmesi zorunlu olduğu halde, bu hususlara uyulmaması da doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 29.11.2010